..................................................BEZGE SEVDALILARI'NA HOŞ GELDİNİZ İYİ VAKİT GEÇİRMENİZ DİLEĞİYLE.......................................................

13 Şubat 2009 Cuma

GURBETTE BİR GÜN...


Bugün erken kalktım... Yastıktan başımı kaldırıp camdan dışarıya baktığımda her zamanki gibi çatılardan yükselen dumanların masmavi Karadeniz'in manzarasını nasıl kirlettiğini gördüm ve başımı tekrar yastığın üzerine koyarak her sabah olduğu gibi yine düşündüm. Ben neredeyim? Bu sorunun cevabını kendime bir şeyler söyleyerek geçiştirdim. Bugün dışarıya çıkmak istiyordum. Banyoya gittim, yüzümü yıkamak için açtığım musluktan gelen sıcak su bir anne şefkati gibi yüzümü okşamıştı fakat ardından gelen soğuk su o kadar da hoşgörülü değildi. Bu şokun etkisiyle başımı kaldırdım ve aynaya baktım.
Gözbebeğimin içinde kendimi görünceye kadar sürdü bu bakışma... Ardından odama gittim giyinmek için. Hava durumunu düşünmeden elime geçirdiğim kıyafetleri giydim. Dışarıya çıkmak için kapıyı açarken bu sene yaz-kış demeden kullandığım beyaz ayakkabılarımı elime aldım. Çünkü 'be-yaz' hecelerinden birinin de belirttiği gibi yazı anlatıyordu bana. Çünkü burada yaz gelmesinin ayrı bir önemi vardı benim için. Çünkü yaz benim için İstanbul demekti, evim demekti... Dışarıya çıktım ve sağımda aynı güneş gibi binaların arkasında bir gözüküp bir kaybolan deniz ile küçük bir gezintiye başladık. Bir yandan da burada olmamın sebebi olan bütünleme sınavlarını düşünmeye başladım. Biraz sonra sol yanıma birileri daha katılmıştı. Fakat onlar bizimle gezmek istemiyor gibiydiler sanki, sanırım başka işleri vardı, aceleciydiler 67 plakalı araçlar... Bu arada eğer biraz daha yürürsen artık ben de yokum der gibi gözden kayboluyordu deniz... Galiba artık denizi sol yanıma almanın zamanı gelmişti. Çünkü bugün yalnız yürümek istemiyordum. Dönerken "Neden insanoğlu bir şeyin değerini ona sahip iken anlayamaz?" diye düşündüm. Sanırım buna bir cevabım yoktu.
Denize sordum... -O değerlerden biri zaten benim, peki ya benim değerimi biliyorlar mı?- der gibi dalgalanıyordu. Galiba atıkların denize atıldığı bir yerde bu soruyu yanlış kişiye sormuştum. Eve az kalmıştı, artık bir şey düşünmüyordum. Yeni hedefim amacını düşünmeden önümdeki şişe kapağını tekmeleyerek eve ulaştırmaktı. Biraz sonra gördüm ki, bu işi başaramamıştım. Kendi kendime gülümsedim. Yine aklım başka limanlara demir atmıştı herhalde. Artık eve de gelmiştim zaten. Asansörü çağırdım ve onu beklerken ileride muhtemelen yapacağım mesleğin gereği olarak bu makinenin çalışma mekanizmasını düşündüm. Kısa sürdü... Ve artık kapının önündeydim. İçeriye girdim ve aynaya doğru yöneldim. Yanılmamıştım. Yüzümde, her zaman dışarıdan geldiğimde oluşan siyah lekeler vardı. Herhalde yine külleri yakalamıştım, çok da zor değildi zaten bu iş. Onları temizledikten sonra odama geçtim. Sanırım artık bütünleme sınavlarına çalışmaya devam etmem gerekiyordu...{B.SEVDALILARI}

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tüm Hakkı (BEZGE SEVDALILARI)'na aittir. İzinsiz Kopyalanması Kesinlikle Yasaktır.(2008-2011)